"cras amet qui numquam amavit feles, quique amavit cras amet feles..."

Sokak Çetesi

 Önde (Fransa kralı) Güzel Phillip, arkada (İngiltere kralı) Yurtsuz John

"Güzel Phillip" adını kedicik daha küçükken güzel yüzü nedeniyle koymuştuk (sanki çirkin kedi varmış gibi!). Ama aradan geçen zamanda Phillip'in aslında "Philippa" olduğunu fark ettik! Nasıl olup da baştan onu erkek sandığımıza inanamıyorum, dişi ve erkek kedileri yüz metreden ayırabildiğime inanırdım! Artık onu "Pippa" olarak çağırıyoruz.

Tarihteki "Yurtsuz John" aslında esmer olarak anlatılır, üstelik pek makbul bir kişi de sayılmayabilir. Bizim Yurtsuz John ise sarışın. Bu adı almasının nedeni, kışın kutular paylaşılırken diğer kedilerin bu zavallı sarmanı kutudan kutuya kovalaması ve yattığı sığınağı elinden alıp, onu yağmurun altında bırakmasıydı. Neyse ki Yurtsuz bu kışı da atlattı ve ilkbahara sağlıkla ulaştı.


Beyaz Melek

Beyaz Melek son derece güzel, minyon bir dişi. Bu aralar Tırmık ve Emine gibi o da anne olacak. 

Önde minik Ege, arkada Emine

Ege dünyanın en tatlı genç erkek kedisi diyebilirim! Beş-altı aylık olmalı. Önceden çok çekingendi, ama biz besledikçe giderek yakınlaştı. Şimdi kendini sevdiriyor. En büyük zevki duvar tepelerinde oturup mahalleyi izlemek. Bunu yağmurlu havalarda da yapması bizi biraz kaygılandırsa da, çok şükür sağlığı yerinde. Hem artık önümüz ilkbahar.

"Şehla" Tırmık hanım
  Tırmık hanım bu aralar anne olacak.

Tekircan
Tekircan önceleri çok çekingen genç bir erkek kediydi. Biz sofrayı kurduğumuzda çekinerek bir ucundan yiyip kaçardı. Ama şimdi ayağımıza sürünmeyi çok seviyor. O da Ege gibi evcilleşti. Bir ara sol gözünde oluşan ve beni korkutan enfeksiyon, büyük güçlükle damlattığım birkaç damla antibiyotikten sonra tamamen iyileşmiş görünüyor.

Arap Kadri
Beyefendi bir kedidir. Yalnız dişilerin koruyucusudur.

Otobüs durağında yaşayan Duman 

Ne kadar tatlı olduğunu fark eden Pimapen bayii Duman'ı evlat edindi. Böyle insanların artmasını diliyoruz.


Yüz yavrulu Niobe

Davranışlarına bakılırsa Yadigar'ın ablası olabileceğini düşünüyoruz. Vücut yapıları ve uzun kürkleri de benziyor.


 Kahvaltı saati: Solda (saat yönünde) PortakalBeyaz Melek ve Ege; sağda Tekircan



Parkımızın çomarlarından Karabaş



Sekiz mart sabah kahvaltısı

14 Mart:

 Kahvaltı sonrası Tekircan

Portakal hanım

Pek genç ve şeker bir dişi. Grubumuza sonradan katıldı ama hemen kabul edildi. Bir mahalle komşusu onu kısırlaştırmış. Artık o da her  gün sofrada, ama o derece çekingen ki, ancak bizim ayaklarımızın arasına saklanarak ve tek başına yiyebiliyor. Bu aralar hedefimiz ona birkaç gram aldırarak kışa kadar güçlenmesini sağlamak

 Parkımızın beyefendi ikilisi Tarçın ve Karabaş, ufukta çekingen gri arkadaşları Bozo

Tarçın çok canayakındır, Karabaş biraz daha temkinli...

Köpekler gelince Ege "erkekliğin onda dokuzunu" tercih ediyor.

16 Mart:

Yadigar ve yeni arkadaşları kahvaltıda (isimler için tıklayın)



Yadigar parkın yukarısına taşındı. Artık yeni bir grupta yaşıyor. Soldaki Niobe'nin ablası olduğunu tahmin ediyoruz. Küçük tekir Hediye ise sanırız yeni kız arkadaşı.

Hediye
Hediye ve gölgesi

Niobe yavrulamak üzere
 [Bu resim çekildikten birkaç hafta sonra zavallı Niobe doğum yapamayarak öldü. Ben bulsam mutlaka veterinere götürürdüm, ama bulan mahalle komşumuz biraz beklemeyi tercih etmiş. Kediyi de sakin bir yere götürmüş. Ne yazık ki ben o sakin yeri bulamadan Niobe ölmüş. Çok tatlı bir kediydi, keşke zor durumdayken bulabilseydim.]


Kahvaltı sonrası Tekircan güneş banyosunda


 PumaSu
Alt bahçeden yemeğe gelen iki dişi de grubumuzda yer alıyor. PumaSu minyatür bir pumaya benziyor, güzel yeşil gözlerini çekemedim henüz.

Medea

 İlk başta adı Kırıkkuyruk ise de artık harika bir kuyruğa sahip, o yüzden adı Medea (komşular için "Mediha") olarak değişti...

 21.03.2011:

Tırmık bugün nihayet yemeğe geldi. Artık anne olduğu iyice zayıflamış halinden belliydi. Onu diğerlerinden ayrı bir yerde iyice besledim.

Tam bütün çetemiz beslenmişti ki, dün ilk kez yemeğe katılan cılız ve kuyruğu kopuk bir kedicik yine geldi. Hemen onu da besledik, kuru mamayı tercih eder gibiydi. Tam "neyse yemek yiyor, artık iyileşir" derken, durumunun sandığımızdan daha ciddi olduğunu dehşetle fark ettik. 

Hemen yukarı koşup kedi kutusunu kaptım. Amacım kediciği veterinere götürmek ve eğer hala bir şansı varsa elimizden geleni yapmaktı. Ama uzun uzun uğraşmama rağmen kedicik kutuya girmeyerek uzaklaşıp gitti. Arkasından içimiz parçalanarak bakakaldık. Umarım iyileşir, ya da çok fazla acı çekmez... Ve umarım hastalığı diğer kedilere bulaşmaz.

Aşağıda sevecen Emine hasta arkadaşına moral destek veriyor. Kedi kutusu da karşısında, ama içine girmeye razı edemedik.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder